“Yapısal Eşitlik Modeli Nedir?” sorusuna geçmeden önce, bazı temel noktaları anlamamız gerekiyor.
İlk olarak şu sorular ile başlayalım:
Bu sorular ilk bakışta saçma gelebilir ama cevabı çok açıktır: Elbette hayır!
Biz günlük yaşantımızda farketmeden kavramlar üzerinden kendimizi ifade ediyoruz. Bilimsel araştırmalarda da kavramsal ifadelere çoğu zaman başvuruyoruz.
Özellikle anket çalışmalarında kavramlar üzerinden çalışmaktayız. Anket çalışmalarında kavramları tanımlayabilmek için de ölçek maddelerini kullanıyoruz. Bu amaca yönelik korku ölçeği, kaygı ölçeği, tükenmişlik ölçeği ve daha birçok farklı ölçekle çalışmalar düzenliyoruz.
Ölçekler üzerinden tanımladığımız kavramları yaşımız, boyumuz, kilomuz, gelir seviyemiz kapsamında olduğu gibi doğrudan ölçümleyemediğimiz için gizil değişken, latent değişken veya faktör olarak tanımladığımız ifadeler üzerinden değerlendiriyoruz.
Kavramları tanımlamak için kullandığımız ölçekler, ölçmek istediğimiz kavrama yönelik maddelerden oluşmaktadır. Örneğin kaygı ile ilgili bir ölçek kullanıyorsak kaygı ile ilgili maddeler oluşturuyoruz. “Geleceğimden kaygı duyuyorum”, “Sağlık sorunlarımdan dolayı kaygılıyım” gibi maddeler ile kaygı kavramına yönelik bir ölçek oluşturabiliriz.
Kullandığımız ölçeklerin birçoğunda alt boyutlar şeklinde tanımlı farklı gizil değişkenler de bulunabilir. Örneğin çalışanların memnuniyet düzeyini tanımlayan bir ölçek içerisinde “Çalışma Ortamından Memnuniyet”, “İdari Amirlerin Tutumlarına Yönelik Memnuniyet”, “Aylık Kazanç Düzeyinden Memnuniyet” şeklinde alt boyutlar bulunabilir.
Gizil değişkene yönelik açıklamalarımızdan sonra “Yapısal Eşitlik Modeli Nedir” sorusuna yanıt aramaya çalışalım.
Gündelik yaşantımızda değişkenler arası ilişkiler daima merak konusu olmuştur:
Yukarıda sorduğumuz tüm sorularda yer alan değişkenlerin sayısal değerlerini ölçümleyebiliriz. İneklerin beslendiği ot miktarını da, kan şekerimizi de, enflasyon oranlarını da hesaplayabiliriz. Dolayısı ile hesaplanan bu veriler üzerinden nedensel ilişkilerin anlamlılığını regresyon analizi ile test edebiliriz.
Kan şekeri, enflasyon, süt verimi gibi ölçülebilen değişkenler üzerinden regresyon analizi uygulayabiliyoruz. Peki gizil değişkenler arasında nedensel ilişkileri test etmek istediğimizde hangi yöntemi kullanmalıyız?
Cevap: Yapısal Eşitlik Modeli.
Yapısal eşitlik modellemesi, gizil değişkenler arası ilişkileri sınamak için uygulanan; faktör analizi ve regresyon analizi tekniklerinin bir karması olarak uygulanıyor.
“Yapısal Eşitlik Modeli Nedir?” sorusuna verilebilecek en temel yanıt budur. Amaç; araştırmacı tarafından belirlenmiş ilişkisel bir yapı, teorik bir çerçeve üzerinden, gizil değişkenler arasındaki nedensel ilişkileri test etmektir. Bir diğer amaç ise, kurulan bu teorik çerçevenin istatistiksel olarak geçerli olup olmadığını değerlendirmek.
Kaygı düzeyimiz mesleki performansımızı nasıl etkiler? Covid-19 sebebiyle oluşan korku düzeyimiz teknoloji bağımlılığımızı nasıl değiştirebilir? Bu soruların cevabını yapısal eşitlik modeli üzerinden oluşturduğumuz model sonuçları ile alabiliyoruz.
Bazı araştırmacılarımız, yapısal eşitlik modeli uygulamak yerine ölçeklerin skor puanları üzerinden klasik regresyon analizine başvuruyor. Bu yaklaşım tarzı, istatistiksel analiz açısından son derece problemli ve çarpıcı bilimsel bulguları keşfetmemizin önüne geçen yüzeysel bir yol olarak kullanılıyor.
Gizil değişkenler ile çalışıyorsak, istatistik analizi açısından en doğru yaklaşım yapısal eşitlik modellerini kullanmaktır.
Yapısal Eşitlik Modeli Nedir sorusu, söylenildiği kadar kolay yanıtlanacak bir soru değil. Yapısal eşitlik modellemesi üzerine söylenecek çok söz var. Bu alanda kullanılan istatistiksel analiz programları, tahmin teknikleri, uyum indeksleri, istatistiksel varsayımlar vb. birçok özel noktaya değinmek gerekiyor. İlerleyen yazılarımızda bunları ele almaya çalışacağız.